- Haabe: heybe
- Habire: sürekli
- Haçar: anahtar
- Haçen: ne zaman
- Haramzade: isi gucu yalan, dolan, hirsizlik olan kimse
- Harar: çok büyük çuval
- Hark: küçük su kanalı
- Haşat: bozulmuş, darmadağın olmuş
- Hayat: avlu
- Hazitmek: özlemek
- He: evet
- Hela: tuvalet
- Helki: kova
- Hele:Konuşmak
- Helle: un çorbası
- Hedik: pişirilmiş buğday
- Hemen:Tez varıya,Tez barıya
- Hemi: öyle mi
- Henim:Şimdi, İçinde bulunduğumuz şu an, Bu ân.
- Heri: sen de (Bkz-1)
- Herk: Tarlanın sürülmesi.
- Heslenmek:Herslenmek,Kızmak
- Heğ: küfe
- Heyiklemek: gözetlemek
- Heyye: tabi, öyle
- Hıngel: yöresel bir yemek
- Hokumet, Hökümet:Hükümet
- Hoğme:Hava
- Hoğmeden:Havadan
- Hoğlamak: sürmek
- Hökelek: iriyarı
1-hadi gidelim, daha fazla bekleyemem, heri.
-iyi heri geliyom. nooldun?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder